Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Benim Gözümden "GURUR VE ÖNYARGI "

  Nasıl oluyor da bu kadar mesafeler koyuyoruz aramıza?Nasıl oluyor da sebepsizce itiyoruz bizi birbirimizden.Çoğu şeyi öğrenmek için zamanın gerekliliğine inanırım.Zaman geçer,yaş büyür ve hiç olmadığın ,hayal bile edemediğin bir insana dönüşürsün.Belki gıpta ile baktığın ,bazen de ne kötü huylar diye tanımladığın özelliklerin bir karması olup çıkarsın dünya yüzüne.Aslında hep varolduğun fakat yeni yeni yaşadığın gün yüzüne.Baştaki ayak titremelerin,kalp çarpıntıların acı tatlı bir anı olarak belleğindeki sabit yerini alır.-Yaş ilerledikçe öğüt vermene yardımcı olacak değişmez yerini.- Bahsedeceğim bu kitabı okuyalı 1 hafta oldu.Fakat ne yorum yapacak ne de onu inceleyecek gücü kendimde buldum.Buradaki güçsüzlükten kastım fiziksel bir rahatsızlıktan ziyade ruhumun bunu açıklamamaya karşı sarfettiği çabaydı.Bu çaba haliyle bir yorgunluk ve yazamama hissini de beraberinde getirdi.O benimle ,ben onunla konuşa konuşa sonunda yine klavyenin başındayım.Beni her ne geri çekiyorsa yazma...

Sırtındakiler

  Bir yükü var sırtının , sırtımın. Nefes almak için dahi indirmiyor onu senden, benden. Ne taşımaya gönüllüyüz, ne bırakmaya? Ne zaman kucağından indim babamın? Annem ne zaman bıraktı yıkamayı beni? Nefes hızlı alındığında,  ağlamaya en yakın zaman değil miydi? Verdiğimi unutup belki dört kez alıyorum nefesimi. Peki neden ağlamıyorum? Taşıyor olduğumuz şey eziyor mu bizi altında? Altında ezilerek küçüldüğümüzü sandığımız bu ağır yük sayesinde mi bir amaç ediniyoruz?Götürecek yükleri var sırtımızın. Gidecek yerin varsa yürürsün. Yoksa itseler nafile. Şu tam ortasına konulan gönlümüzün,  o olmadıkça , olmuyor işte. İnanç.Neye inandığının, ne için savaştığının pek bir önemi yok. Hepimiz aynı inancı taşıyoruz. Sadece farklı yüreklerde. Yürek nereye konumlanmışsa ona inanıyor. O olsun diye neler yapmıyoruz? Sabrı, gücü , cesareti sana istediğin kadar , yani inandığın kadar veriyor. Ne kadar inanıyorsan , taşıdığın şeye, belini eğenin varlığına işte o kadar veriliyor sana. İst...

Rüya

   Etrafını sarmış aklına gelebilecek en güzel çiçekler. Güzel ne ise senin nezdinde o ayaklarının dibinde. Gökyüzü istediğin mavilikte. Nefesini belki de ilk defa bu kadar özgürce veriyorsun. Kalbin her neye taşıyorsa, yollarını kesiyor köşe başlarında. Kanının donduğu zamanlar , karın ağrıların, ne olur akma be gözyaşım. Şimdi sanki hiç olmamışçasına unutturuyor sana. Kuşlarla konuşur gibi bir halin var. Öyle ki cevap veriyorlar sana. Yüzlercesi aynı tonda. Sesini ilk kez bu kadar özgür hissediyorsun. Bağırabildiğin kadar bağırıyorsun sırtını bir diğerine yaslamış dağlara. Yine bir cevap , aynı ses aynı tonda. Gözlerin daha fazlasını bekliyor ki kısıyorsun. Göremeyince de kapatıyorsun.Onlarca sesin birbiri ile uyumuna hayran kalıyorsun. Bir koku var evet. Ama tam çözemiyorsun. Ferah fakat tatlı. Kokular insanı beklenmedik anılara götürebilir. Hatta bazen hapsedebilir. Bulmaya çalışmalısın kokuyu. Yani meraktan. Yani bulmaya gönüllü olmaktan. Ayaklarını titreten huzur bu sefe...