Bir yükü var sırtının , sırtımın. Nefes almak için dahi indirmiyor onu senden, benden. Ne taşımaya gönüllüyüz, ne bırakmaya? Ne zaman kucağından indim babamın? Annem ne zaman bıraktı yıkamayı beni? Nefes hızlı alındığında, ağlamaya en yakın zaman değil miydi? Verdiğimi unutup belki dört kez alıyorum nefesimi. Peki neden ağlamıyorum? Taşıyor olduğumuz şey eziyor mu bizi altında? Altında ezilerek küçüldüğümüzü sandığımız bu ağır yük sayesinde mi bir amaç ediniyoruz?Götürecek yükleri var sırtımızın. Gidecek yerin varsa yürürsün. Yoksa itseler nafile. Şu tam ortasına konulan gönlümüzün, o olmadıkça , olmuyor işte. İnanç.Neye inandığının, ne için savaştığının pek bir önemi yok. Hepimiz aynı inancı taşıyoruz. Sadece farklı yüreklerde. Yürek nereye konumlanmışsa ona inanıyor. O olsun diye neler yapmıyoruz? Sabrı, gücü , cesareti sana istediğin kadar , yani inandığın kadar veriyor. Ne kadar inanıyorsan , taşıdığın şeye, belini eğenin varlığına işte o kadar veriliyor sana. İstemek, hâl dili ile de anlatılabilecek muhteşem bir olgu. Yürüyorsan istiyorsun demektir, koşuyorsan hedef vardır, konuşuyorsan da dinleyen.Peki susuyorsan?
Susmak , konuşmanın gerekmediği zamanlarda cümleler kurmamak mıdır? Susmak , nefesin yetmez diye korkmak mıdır? Susmak, anlar mı diye kalbini mi yıkamaktır? Susmak yoksa aldatmak mıdır? Bana sorarsanız hepsi. Ama sanırsam en can acıtıcı olandır, konuşurum , anlatırım da ya nefesim yetmezse diye dövünmek.Nefesinin yetmediği için susuyorsan , yükün ağırdır. Kalbini sis basmışsa kişinin , gördüğü şeyler gerçekçi gelmez. Kendisi de ordan oraya savrulur durur. Konuşamaz çünkü anlatacak gerçek insanlar yoktur. Kalbi çarpsa benim mi der.Gözü seğirse nerde der? Kalbi sis sardı mı ben biter. Bir hamalı olduğu şey kalır. Bir de işte bedenden ibaret , suskun bir çehre.Gönlünün sağ kenarına iliştirdiğin şey seni bekler de durur. Hamal olma da sahip ol der.Ya hamalı olursun taşıdıklarının, ya da sadece inanarak sahibi.Sahip olduklarımız bir güç mevhumu oluşturur.Beyninde,kalbinde.Yürüyeceğin kadar seninle kalmaya çalışacak fakat yük olmayacak bir ağırlık haline dönüşür.Yürüyeceğin kadar diyorum çünkü yol bitince ,sahip olma hissi de otomatikman ortadan kalkıyor.Sahip olman da belirsiz bir süreye tabi anlayacağın.Böyle bir belirsizlik içinde kendine acı çektirme çabası gütmemeli insan.İnanç;senin doğurduğun ve senin büyüttüğün ahlakla ,ahlaklanmış devam etme,yaşama ve ayakta durabilme çaban.
Taşımaya çabalayalım.Belki ahlaklı çabamız sayesinde koca bir inanç üzere yaşayabiliriz.
Susmak , konuşmanın gerekmediği zamanlarda cümleler kurmamak mıdır? Susmak , nefesin yetmez diye korkmak mıdır? Susmak, anlar mı diye kalbini mi yıkamaktır? Susmak yoksa aldatmak mıdır? Bana sorarsanız hepsi. Ama sanırsam en can acıtıcı olandır, konuşurum , anlatırım da ya nefesim yetmezse diye dövünmek.Nefesinin yetmediği için susuyorsan , yükün ağırdır. Kalbini sis basmışsa kişinin , gördüğü şeyler gerçekçi gelmez. Kendisi de ordan oraya savrulur durur. Konuşamaz çünkü anlatacak gerçek insanlar yoktur. Kalbi çarpsa benim mi der.Gözü seğirse nerde der? Kalbi sis sardı mı ben biter. Bir hamalı olduğu şey kalır. Bir de işte bedenden ibaret , suskun bir çehre.Gönlünün sağ kenarına iliştirdiğin şey seni bekler de durur. Hamal olma da sahip ol der.Ya hamalı olursun taşıdıklarının, ya da sadece inanarak sahibi.Sahip olduklarımız bir güç mevhumu oluşturur.Beyninde,kalbinde.Yürüyeceğin kadar seninle kalmaya çalışacak fakat yük olmayacak bir ağırlık haline dönüşür.Yürüyeceğin kadar diyorum çünkü yol bitince ,sahip olma hissi de otomatikman ortadan kalkıyor.Sahip olman da belirsiz bir süreye tabi anlayacağın.Böyle bir belirsizlik içinde kendine acı çektirme çabası gütmemeli insan.İnanç;senin doğurduğun ve senin büyüttüğün ahlakla ,ahlaklanmış devam etme,yaşama ve ayakta durabilme çaban.
Taşımaya çabalayalım.Belki ahlaklı çabamız sayesinde koca bir inanç üzere yaşayabiliriz.
Yorumlar
Yorum Gönder