Kokusunda hayaller kurabileceğimiz basit ,küçük mutluluklarımız olsun.Bir bardak çay, bir simit.Sizin hayalleriniz ne kokuyor?En büyük dileğinizin yanına ne yakışıyor?Sıcak simitin bana hatırlattıkları mı hayal kurmama yardım ediyor yoksa ben hayallerimin yanına sıcak bir simit ,üstüne çay mı koyuyorum.Daha da yansın diye mi çaydaki ısrarım yoksa söndürsün diye mi?Sönerse susar mı ,susmak kaybolması için yeter mi?Çaya verdiğim değeri sorgulatmasına izin veremem ,simit kokusunun.O kokmaktan mesul değil ,çaysa yakmaktan.Böyle oturup eşlikler kuruyor kafam.Peyniri ,maydanoza yakıştırıyor.Yoğurdu ,dolmaya.Simiti de çaya.Bunu zorla ben yapıyorum.Belki istemediğinden her defasında boğazımı yakarak geçiyordur.Ben simiti çaya ittikçe mi uzaklaşıyor hayallerim benden.Ben hayal kurdukça mı çay vazgeçiyor simitten?Ne kadar çok soru soruyorum.Cevabını almadığım yüzlerce soruyla yaşıyorum.Sonra gidip hepsini simitten çıkarıyorum.Cevap vermesini beklemiyorum.Ben soru işaretlerimle yaşamayı öğrenmeye çalışıyorum.Becerebildiğim kadar çay demliyorum.Beceremediğim kadar simit kokusu duyuyorum.Nadir ,hiç olmadık anlarda.Kafamın üstünde bir rüzgar eser gibi.Tuttum tuttum sonrası egzoza dönüyor.Egzozda da hayal kurulmuyor ki.Bu arada simit kokusunu sadece simit pişen ya da satılan yerlerde almıyorum.Bir yere yetişmeye çalışırken mesela ,sınavın tam ortasındayken.Beni kıskıvrak yakaladığı zamanlar neden şimdi diye hesap soruyorum.Onca boş zamanım varken neden hep o sıkışık vakitler.Kurulması zor hayallerim,zor zamanlarımda sıkıştırıyor beni.Bu bir işaret olmalı.Gökyüzü karanlıkken ay doğuyor.Ay gökyüzüne ne fısıldıyor?Hiç bir gece tamamen aydınlık olmuyor.Ay ona yardım etmeye gelse bile.Bir yerde koca bir fırın simit pişse bile.Yıldızlar teker teker ellerinden tutsa da,çay en çok ince belliye yakışsa da tam aydınlanmıyor işte.Haneler lambalarını yaksa ,tabelalardan ışıklar yükselse göğe ışır mı gökyüzü hiç?Enginliğinden mi kabul etmiyor yoksa istemediğinden mi?Karanlık kalmaya mı gönüllü,yoksa az mı geliyor ona bu parlaklık?Şu çayı bardağa dolduramıyorum.Simitin kokusunu duymayı bile becemiyorum.Peki ben neden hayal kuruyorum.Sanırsam yıldız kadar aydınlatsam kendi içimi yeter diyorum.İçim çok mu derin yoksa tamamen aydınlatmak istemediğimden mi ,işte onu hiç bilmiyorum.Mümkün olmayan şeyler denemekten vazgeçeli çok oldu.Ay da doğmayabilirdi ondan diyorum.Simiti çaya değil ,çorbaya da yakıştırabilirdim.Peki o zaman ne değişirdi?Hep karanlıkta kalsam kendi ışığımı bulabilir miydim?İnsan isterse çay olmadan da yakabilir mi boğazını.Acı çekebilir mi hiç bir şey olmadan?Çekse ne olurdu?Sanırsam şu gelip giden simit kokusunu istediğim zaman duyabilirdim.Çayı ,simide göre doldururdum.Şu otobüsler hep aynı yerden dönüyor.Çay demlenince ıslık çalıyor.Aya haber salalım,bir gece çıkmayıversin.Simidi ben pişireyim.Bu sefer becereyim şu çayı bardağa doldurmayı.İstediğim zaman yakayım altını ocağın,yok yere yanmasın boğazım.Simit ,çaya ne yakışıyor ama.Rengi rengine bürüyor hayallerimi.Karanlık geceye ,şu beynimde pişen simide ve ona yakıştırmaktan hiç vazgeçmeyeceğim çaya selam olsun.
Hayal gibi olur, uzaklaştığın her şey yamacından.Tüm yaşayacaklarına karşı içinde büyüttüğün hevesin ,kaçar gibi olur. Nefesini alırsın, vermesi bir acayip olur tanımadığın sokaklarda.Kaygılar hücum eder beynine.Anneni daha bir çok seversin.Babana daha bir hasret. Kıyamet benizli bir kaç insandan kaçarsın.Sığınırsın özlemden kurulu bir bucağa. ‘’Üç derdim var birbirinden seçilmez.Bir ayrılık bir yoksulluk biri de ölüm.’’ diyen Karacaoğlan yıllar öncesine bıraktığı bu dizelerle ayrılıkla mümkün tüm duyguların sonunun bir derde varacağını anlatmaktadır bizlere. İçinde ayrılık olan hikayeler hep özlem yüklü. Bir derde varılı yollar hep sancılı.İnsan olmaya yeminliysen bu hayatta senin de payına düşer mutlaka.Ve mutlaka girince o özlemden ibaret barınağına, sancılar tezahür etmeye başlar tüm vücudunda. Gözünden akarsa damla damla yaş ne ala.Çünkü daha ağlayamayanlar var onca. Zamanla yüzün o eski canlılığını kaybeder,neyim var der dolanırsın oysa yıllar geçm...
Yorumlar
Yorum Gönder